Hud bin Abdullah bin Riyah (veya Ribah) bin Él-Halud bin Ad bin Avs bin Irem bin Sam bin Nuh
Hud ibni Salih ibni Erfahd ibni Sam ibni Nuh ibni Ebi Ad'dir.
Yemen'de Aden ile Umman (Oman) arasında bulunan Ahkaf diyarında Hz. Hud doğup büyüdü. Çocukluktan itibaren Allah'a ibadet ederdi. Ara sıra ticaret yapan Hz. Hud gayet şefkatli ve çok cömert idi. Kavmi (Ad) bolluk ve bereket içinde ve gösterişli binalar yaparak azmıştır. Bütün nimetleri kendilerine veren Allah'ı unutan Ad kavmi putlara tapmaya başladı. Hud aleyhisselam bu kavme peygamber olarak gönderildi ve Hz. Hud Nuh aleyhisselam ın bildirdiği dinin esaslarını Ad kavmine bildirdi: «(...) O dedi ki: " Ey kavmim ! Allah'a kulluk edin; sizin O'ndan başka tanrınız yoktur. Hala sakınmayacak mısınız ? » . Allah'a itaat edip, Ona ibadet etmelerini söyledi. Allah "onlara putlara tapmaktan, zulüm etmekten vazgeçmeleri, insanlara merhametli olup onlara eziyet etmemeleri, insanları şaşırtmak maksadıyla yollara aldatıcı işaretler ( Ad kavmi, yolcuları şaşırtmak ve onların çölde kaybolup gitmelerine gülmek (alay etmek) için yollara yanlış işaretler koyarlardı, M.K.) koymamaları, insanlarla alay etmemeleri, onları öldürüp mallarını soymamalarını ve bütün varlığı yaratan bir olan Allah'a ibadet etmeleri için nasihatte bulunmak " üzere Hud aleyhisselamı Ad kavmine yolladı.
Ne yazık ki birçok kabileler gibi Ad kavmi de peygamberine karşı geldi: « Kavminden ileri gelen kafirler dediler ki: Biz seni kesinlikle bir beyinsizlik içinde görüyoruz ve gerçekten seni yalancılardan sanıyoruz » . Hud aleyhisselam onları Allah'ın azabı ile korkuttu ise de pek az kişi iman etti. Ama Hud aleyhisselam yelmedi ve imana davet etmeye devam etti: « Ey kavmim ! Rabbinizden bağış dileyin; sonra da O'na tevbe edin ki, üzerinize göğü (yağmuru) bol bol göndersin ve kuvvetinize kuvvet katsın. Günah isleyerek (Allah'tan) yüz çevirmeyin » . Kavmi ise ona hakaret etti, hatta kendinden geçinceye kadar onu dövdü. Bu - alçakca - dövme olayı da Sadad isimli Ad kavminin en zengini ve böylece bunların başının (emir): " Ey Hud ! Bu söylenenleri duymadın mı ? İşte ben Avc'i kendime vekil tayin seçtim. Benim namıma senin Allah'ına cenk (savaş, harp; M.K.) edecek, hadi sür senin Allah'ını " söylemesinden sonra vukuu buldu. Hud aleyhisselam da bunun üzerine kavmine biraz da acıyarak: « Ey Yüce Rabbim ! Sen bana en büyük isyanı göstermiş olan bu Ad kavmine karşı artık acımasız davran. Onları cezalarının en büyüğü ile cezalandır. Senden bunu diliyorum » diye beddua etti. Hz. Hud kavminin ıslah olmayacağını anlayınca: « Ya Rabbi ! Sen her şeyi biliyorsun. Ben onlara peygamberliğimi bildirdim. Ey Rabbim ! Onlara ders almalarına vesile olacak bir musibet ver » diye beddua etti. Hud aleyhisselam ın duasını kabul eden Allahü Teala Ad kavmine önce kuraklık, kıtlık musibetini verdi: 3 sene müddetçe hiç yağmur yağmadı. Akan pınarlar kuruyup, ağaçlar , meyveler sararıp soldu. Hayvanlar susuzluktan telef (ölecek kadar zayıfladı; M.K.) oldu. Bıkmayan Hud aleyhisselam onları imana davetini devam etti ise de onlar git gide azgınlaştı, Hud aleyhisselama daha çok eziyet ettiler. Hz. Hud mucizeler gösterdi ise de yine hidayete ermediler. Allahü Teala Ad kavmi üzerine azap yüklü bulutu göndererek buluttan esen bir rüzgarla onları helak etti: « Ad kavmi (Peygamberleri Hud'u) yalanladı da azabım ve tehdidim nasılmış (gördüler). Biz onların üstüne, uğursuzluğu devamlı bir günde dondurucu bir rüzgar gönderdik » . Bu bulutun ismi « sarsar » idi ve 7 gece, 8 gün devam etti: « Ad kavmi ise, uğultulu, kasıp kavuran bir fırtına ile mahvedildiler. Allah onu, artarda 7 gece, 8 gün onların üzerine musallat etti. Öyle ki (eğer orada olsaydın), o kavmi, içi bos hurma kütükleri gibi oracıkta yere sarılmış halde görürdün » . Ad kavmi üzerine gelen rüzgar, Hud aleyhisselama ve ona iman edenlerin yüzlerine gayet serinletici ve Tatlı olarak esti: « Emrimiz gelince; Hud'u ve onunla beraber iman edenleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık, onları ağır bir azaptan kurtuluşa erdirdik » Hud aleyhisselam, kavmi helak olduktan sonra kendine inananlarla birlikte Mekke-i Mükerremeye gitti.
Kabe-i Muazzamanın bulunduğu yerde ibadet ve taatla meşgul oldu ve orada vefat etti. Kabrinin Harem-i Serif'de (Kabe-i Muazzamanın etrafındaki Mescit) Hicr (bkz. Hicr suresi) denilen yerde bulunduğu rivayet edilmektedir. Allahü Teala yüce Kur'an-ı Kerim'de buyuruyor ki: « Onlar hem bu dünyada hem de kıyamet gününde lanete tabi tutuldular. Biliniz ki; Ad (kavmi) Rablerini inkar ettiler. (Sunu da) bilin ki Hud'un kavmi Ad, Allah'ın rahmetinden uzak kilindi »